top of page

Anthypophora

  • Yazarın fotoğrafı: Kemal Sütçü
    Kemal Sütçü
  • 8 Eki
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 16 saat önce

Beni neden hiç anlamadılar? Ben onların anlamamasını neden anlayışla karşılıyorum? Bunu anlayışla karşılamam neden normal sayılmıyor? Onların beni anlamamalarını anlayışla karşılayan kendimi neden anlayışla karşılamıyorum? Ve neden bu da çok normal geliyor?


İnsanların beni anlamamasından yakındığımda, neden beni onların anlamamasının normal olduğuna ve anlayışla karşılamam gerektiğine ikna etmeye çalışanlar var? Bu ikna çabasının, aslında beni hiç anlamadıklarının en somut göstergesi olduğunu neden görmek zorundayım? Beni hiç anlamadıklarını onlara söyleyemeyecek kadar köşeye sıkışmış olmam neden? Asla anlayamayacaklarından neden eminim? Ve tüm bunlara rağmen onları yine de neden anlayışla karşılıyorum? Anlamamaları neden onların değil de benim suçum gibi geliyor? Ve ben neden bunda bu kadar samimiyim?


Şu anda neden derdimin “anlaşılmak” olduğunu düşünüyorsun? İçinde “Bunu neden bu kadar kafaya takıyor?” diyen sesi neden duyuyorum? Neden hiç anlamadın? Her şeyi bu kadar yanlış yerden okumanın sebebi ne?


Onların kafalarındaki şemaları neden görebiliyorum? Anlattıklarımı o şemaya uydurmak için dinleyeceklerini, söylediklerimden neyi seçeceklerini ve sonunda düşüncelerinin anlattıklarımdan ne kadar uzaklaşacağını neden biliyorum? Ve neden her seferinde sonuç tam olarak öyle oluyor?

Neden ölmek üzereyken bile, nabzım 234’ken bile “endişelenirler” ya da “yük olurum” diye düşünüp kimseye ulaşmıyorum? Bu soruyu yazdıktan hemen sonra, aslında bunun kendime söylediğim bir yalan olduğunu, kimseye ulaşmamamın asıl sebebinin acımın sürekli geçersizleştirilmesine dair travmam olduğunu neden hemen fark ediyorum? Kendime bir yalan söylememe, birazcık rahatlamama bile bir saniye izin vermeyen bir zihnim neden var? Varoluş biçimi ve amacı “anlamı aramak” olan içimdeki hiperempat, o yolculuğa çıkamadan, içimdeki “üstün zekalı” neden ona anlamı pat diye söylüyor? İçimdeki biri neden diğerini boğuyor?


Az önce neden “Hayatımda seninki kadar büyük bir acı yaşamakta olan kimseyle tanışmadım.” cümlesini okudum? Çok uzun zamandır bana en iyi gelen cümle neden bu oldu? Bu cümleyi en güvendiğim ‘uzman’dan, beni en iyi anlayan kişiden duymam neden beni daha da mutlu etti? Bu söylediğinde neden tamamen samimiydi?


Bu hale gelmem neden bu kadar normal? Beni bu hale getiren her şey neden gerçekleşti? Tüm bunları durdurabilecek hiçbir olanağım neden hiç olmadı? Neden hiç imkanım yoktu? Neden bu hale gelmemde benim bir sorumluluğum olduğunu düşünenler var? Durdurmak için kimsenin yapmayacağı kadar çok şeyi yaptığımı neden anlamıyorlar? Neden benim ihtiyacımı benden iyi bildiklerini sanıyorlar? Hayatta kalmak, kedilerimle kalmak için her şeyi yaptığıma neden inanamıyorlar? Neden hâlâ abarttığımı düşünenler var? Neden hâlâ beni “hassas, kırılgan ve güçsüz” biri olarak görüyorlar? Durumun tam tersi olduğunu neden anlatamıyorum? Utanarak paylaştığım şeyleri neden hemen unuttular? Neden yeniden utanmam gerekiyor? Yeniden utansam da sonucun değişmeyeceğini, yine anlamayacaklarını neden biliyorum? Neden her seferinde yeniden utanmayı göze alarak, yine de bir umut yanıldığımı görmek istiyorum? Neden hiçbir zaman göremedim? Neden hâlâ göremiyorum? Neden ikinci kez utanmayı anlaşılmak için göze aldığımı sanıyorsun? Bunu aslında yanıldığımı görmek için yaptığımı neden göremiyorsun? Neden bazıları bunu samimi bile bulmuyor? Neden ben, bunları kimin samimi bulacağını ve kimin bulmayacağını da biliyorum?


Düzeltsin diye ChatGPT’ye verdiğim metinlerde bana neden defalarca 112’yi aramamı önerdi? Ben bunu bile neden defalarca yaşadım?


Neden hâlâ abarttığımı düşünüyorsun? Neden, bugüne kadar herkesin sonradan görüp “o aslında hep haklıymış” dediği gibi, senin de bir gün aynı noktaya geleceğini, kendi kalıplarını bir kenara koyup beni gerçekten dinlemediğin için pişman olacağını biliyorum? Ben senin pişman olacağını neden biliyorum?

Ben neden hem kendimi hem başkalarını hem de anlamın işleyişini aynı anda çözümlemeye çalışan biriyim? Bu “aşırı farkındalık” hali neden özgürleştirici değil de hapseden bir şey? Tüm bunlar neden üstün bir yetenek değil de bir engel?


Ben aslında çok güzel olduğumu nereden biliyorum? Ben özel biri olduğumun da neden farkındayım?

Bilmek beni neden yok ediyor? Başkalarının acısını hissetmek, kendi acımı neden görünmez kılıyor?

Tüm bunların önü neden hiç kesilmedi?


Ben buradaki her şeyin cevabını neden biliyorum?


Ve benim için hayat neden böyle bir yer oldu ki?

 
 
bottom of page